Bilinç Düzeyleriyle Motivasyon

Bilinç Düzeyleriyle Motivasyon... Tüm insanlar belirli bir bilinç düzeyi ile hayatlarına devam ederler. Her bir düzeye denk düşen belirli duygu ve davranış kalıplarının etkisiyle davranışlarına yön verirler.

Bilinç Düzeyleriyle Motivasyon

Tüm insanlar belirli bir bilinç düzeyi ile hayatlarına devam ederler. Her bir düzeye denk düşen belirli duygu ve davranış kalıplarının etkisiyle davranışlarına yön verirler. Öyle ki, insanların sahip olduğu bilinç düzeyleri, hayatları boyunca karşılaştıkları benzer durumlara farklı tepkiler göstermelerinin en önemli nedenini oluşturmaktadır.

David Hawkins, “Power vs Force – An Anatomy of Consciousness” adlı özgün yapıtında insanların bilinç düzeyleriyle ilgili önemli bulgular ortaya koymuştur. 1970’lerde başlayıp günümüze kadar devam eden bilinç düzeylerini araştırdığı bu çalışmasında insanların logaritmik (101) olarak en düşük 1’den en yüksek 1000 puana kadar farklı bilinç düzeylerinde dağılım gösterdiğini bulgulamıştır. Araştırma sonuçlarını, kültürden ve zamandan bağımsız olduğunu araştırmalarla kanıtlamış ve “kinesyoloji” (kas bilimi) yöntemini kullanarak, belirli duygu ve davranış düzeylerini ifade eden bilinç seviyelerinin olduğunu gösteren bir ölçek geliştirmiştir.

Bu şemada belirli duygu ve davranış kalıplarına denk düşen kritik noktalar görülmektedir. Örneğin bu ölçekte utanç 20’ye, korku 100’e, kızgınlık 150’ye ve cesaret 200 bilinç düzeyine denk düşmektedir. Tarafsızlık için 250, gönüllülük 310, sevgi 500, barış 600 ve 700’den sonrası da aydınlanmadır. Buradaki kritik eşik 200’dür. Yani cesareti ifade eden 200 seviyesinin altındaki puanlar insanı zayıflatan, üstündekiler ise insanı güçlendiren bir özelliğe sahiptir. 200’ün altında temel dürtü hayatta kalmadır. Umutsuzluk, depresyon ve demotivasyon hakimdir.

Yazara göre 200’ün altındaki düzeylerde (negatif-itici) güç (force) unsuru mevcutken, 200’ün üzerinde (pozitif-çekici) güç (power) hakimdir. Ancak hatırlanması gereken bir şey de buradaki rakamların aritmetik değil logaritmik olarak dizilmiş olduğudur. Yani 300 düzeyi, 150’nin iki katını ifade etmiyorken, 150’nin 10. kuvvetini ifade etmektedir (10300). Diğer bir durumda, 200’ün altındaki bilinç düzeylerinde yaşamın hem bireysel hem de toplumsal olarak “yıkıcı” düzeyde olmasıdır. Ancak 200’ün üstünde “yapıcılık” vardır. 200 noktası burada “force” ve “power”ı ikiye bölen manivela noktası özelliği taşır. Ayrıca bilinç düzeyleri genellikle bir bütünselliği ifade eder. Yani bir insan yaşamının büyük kısmında belirli bir düzeyde değil, çoğunlukla farklı düzeyler arasında gidiş gelişler göstererek yaşar. İşte bilinçlilik düzeyi bunların toplam etkisinin bir sonucunu ifade etmektedir.

Bilinç Düzeylerinin Özellikleri

200 bilinç düzeyinin altında utanç duymak (20), koşulları suçlamak (30), umutsuzluk (50), aç gözlülük (75), korku (100), arzu duymak (hırs) (125), kızgınlık (öfke) beslemek (150), gurur duymak (175) duygu ve davranış kalıplarını içinde barındırmaktadır. Ancak 200 düzeyinde keşfetmek, üstesinden gelmek, başarmak, dayanıklılık ve kararlılık göstermek ortaya çıkmakta ve hayat heyecan verici, meydan okuyucu ve uyarıcı bir hale bürünmektedir. Yeni şeyleri denemeye istek duymak, hayatın getirdiği fırsatları yakalamak ve üstesinden gelebilmekte güçlendirici bir rol oynamaktadır.

Bunun yanında insanlar 200 seviyesinin üstünde hızlı çıkışlar gösterebilmektedir. 250 seviyesinde tarafsızlık, içsel bir güven ve kimseyi kontrol etmeye çalışmama davranışları ortaya çıkmaktadır. 310 seviyesinde kişide isteklilik (willingness) ve risk alma eğilimi hakimdir. Bu, daha yüksek düzeylere geçişte bir geçit olarak görülebilecek ve yükselmenin hızlandığı pozitif enerji düzeyidir. Dolayısıyla sosyal ve ekonomik başarı otomatik olarak ortaya çıkar. İşsizlik yerine bir iş bulma ya da yaratma görülür. Özsaygı oldukça yüksektir. Toplum tarafından ödüllendirilme ve takdir edilme söz konusudur. Bu düzeyin insanları, diğer insanlara karşı duyarlıdır ve topluma katkı yaparlar. Sıkıntılardan kendilerini kurtarabilme kapasitesiyle deneyimlerinden ders alırlar ve kendilerini düzene sokma eğilimi taşırlar. Gurur duygusundan kendilerini sıyırabilirler ve başkalarından öğrenme düzeyine erişmişlerdir. Çok iyi birer öğrencidirler. Kolay öğrenirler ve toplum için oldukça büyük bir güç (power) kaynağını ifade ederler.

350 düzeyi “kabul” (acceptance) seviyesidir. Bu düzeyin farkındalığında, büyük bir dönüşüm, kişinin içsel kaynağını anlaması ve hayat tecrübesini yaratanın kendisi olduğu anlayışı yer tutmaktadır. 200’ün altındaki tüm insanlar güçsüzlük eğilimi taşırlarken kendilerini yaşamın merhametine kalmış bir kurban olarak görürler. Bu anlayış kişinin mutsuzluğu kaynağı ya da problemlerinin nedeni dışarıdadır, yani dışta olan şeydir (oat there) inancından kaynaklanmaktadır. Muazzam bir sıçrayış, kişinin kendi gücünü eline alarak mutluluğun kaynağının kendi içinde olduğunu anladığında oluşmaktadır. Dahası kendini mutlu etme kapasitesine sahiptir ve sevgi dışarıdan veya başkasından gelen bir şey değil, kendi içinden gelmektedir. Ayrıca bu düzeyde yanlış veya doğruyla ilgilenilmez; sorunları çözmek önemlidir. Uzun dönemli hedefler önceliklidir; özdisiplin ve yeterlilik belirgin şekilde öne çıkmaktadır.

400 düzeyi akılcılık (reason) seviyesidir. Zeka ve rasyonellik, duygusallığın önüne geçer. Bu düzeyde karmaşık ve büyük miktardaki bilgiyle başa çıkma becerisi, hızlı ve doğru kararlara çevirme, ilişkiler kurma niteliği ön plana çıkmaktadır. Bu düzey “bilimsel” düzeydir. Kavramlaştırma ve anlayış kapasitesi artmaktadır. Bilgi ve eğitim sermaye olarak rağbet görür. Bilgiyi anlamak, başarının temel araçlarıdır. Nobel ödülü alanların, devlet adamlarının, düşünce tarihine geçmiş insanların denk geldiği düzeydir. Ancak bu düzeyin dezavantajı ağaçlar yüzünden ormanı -yani bütünü- görememektir. Bu nedenle de aynı zamanda daha yüksekteki bilinç düzeylerine geçmekte büyük bir engeli de teşkil etmektedir.  Bu düzeyi aşmak göreceli olarak toplumda yaygın olmayan bir durumdur.

500 enerji düzeyinde ise sevgi (love) ortaya çıkar. 200 enerji düzeyi gibi 500’de sıçrama yaratan diğer bir farkındalık düzeyidir. Buradaki sevgi, değişmeyen, insanın içinden kaynağını alan ve dışsal faktörlere bağlı olmayan bir oluşumdur. Sevmek, ‘olma’nın bir şeklidir. Dünyayla ilişki kurmanın bir şekli olarak bağışlayıcı, destekleyici ve besleyicidir. Entelektüel değildir ve akıldan kaynaklanmaz. Kalpten gelir. Diğerlerini yükseltme kapasitesi olan ve bu isteğin saflığından dolayı büyük işler başarmayı sağlayan bir şeydir. Bu düzey gerçek mutluluk düzeyinin olduğu seviyedir. Ancak dünya nüfusunun bugüne kadar ancak binde dördü (% 0.4) bu bilinçsel evrim düzeyine ulaşmıştır.

540 enerji düzeyi keyiftir. Sevgi koşulsuz olmaya başladıkça, bu deneyim içsel keyif halini alır. Bu aniden olayların keyifli bir ana dönüştüğü bir durum değildir. Bu tüm aktivitelere devamlı eşlik eden bir şeydir. Herhangi bir dışsal kaynaktan ziyade varolan her bir anının içinden doğmaktadır. 540 aynı zamanda iyileşme ve ruhsal olarak kendine yardım gruplarına dayanan düzeydir. Bu enerji düzeyi alanının özelliği muazzam bir sabır ve sürekli sıkıntıyla yüzleşmede pozitif bir tutumun ısrarında bir kapasiteyi ifade etmesidir. Ölüme yakın anları deneyimleyenler, özellikle transformatif etkiden dolayı 540-600 enerji düzeylerine geçişi deneyimlemektedirler.

Özellikle bu anları deneyimleyenler Chiksimintahly ve Maslow’un belirttiği “akış” durumlarına benzer anları yaşamaktadırlar. Özellikle meslek seçimi bu anlamda önemli bir durumu ifade etmektedir. Çünkü sevdiği işi yapanların bu anları istemsiz olarak deneyimledikleri ve bu bilinç düzeyine ara geçişler yaptıkları düşünülebilir.

600 enerji düzeyi, kendini gerçekleştirme, kendini aşma ve tanrı bilinci olarak ifade edilebilecek deneyimlerle ilişkilidir. Oldukça nadir görülür ve sadece 10 milyon kişide bir kişide rastlanmaktadır. Bu düzeydeki bireyler kendilerini dünyadan uzaklaştırırlar. Bazıları ruhsal öğretmenler olurlar; diğerleri insanoğlunu iyileştirmekle görevlenirler. Birkaçı ise kendi alanlarında büyük dahilerdir ve topluma muazzam katkılarda bulunurlar.

700 ile 1000 enerji düzeyleri arası aydınlanmayı ifade eder. Bu tarihin dini idollerinin düzeyidir. Tümü kutsallıkla ilişkili olarak tanımlanan kişilerdir. Bu düzeyler, insanlık aleminin bilinç evriminin zirvesini ifade etmektedir.

Tüm bu bilgilerden çıkan sonuçlara göre bilinç seviyesi yukarıya doğru çıktıkça bu düzeylere denk düşen insan sayısı azalmaktadır. Bu anlamda insan ırkının %85’i kritik eşik olan 200 düzeyinin altında yer almaktadır. Ancak buna rağmen günümüzde bilinç düzeyi ortalaması 204’e denk düşmektedir. Dünya nüfusunun sadece binde dördü 500 ya da üstündeki enerji düzeyinde yer almaktadır. Ve 600 ve üstündeki bilinç düzeyinde yer alan kişi sayısı 10 milyonda sadece birdir.

Dünya üzerinde yaşayan insanların büyük kısmı umutsuzluk, korku ve güvenlik kaygısıyla oldukça ilkel bir duygusallık düzeyinde yaşamaktadır. Arzu dürtüsüyle işleyen dünya ekonomi düzeni ve gurura yönelten arzuları gidermeye odaklı bir toplum düzeni hakimdir. Bu noktada anlamlı bir insani tatminin 250 düzeylerine kadar başlayamadığı ifade edilebilir. Bu düzey özgüvenin, bilinçlilik evriminde pozitif hayat deneyimleri için bir temel olarak ortaya çıkmaya başladığı yerdir.

Dünya üzerindeki insanların yalnızca %15’i kritik seviye olan 200’ün üzerindedir. Ancak bu insanlar, dünyanın geri kalan 200 düzeyinin altındaki %85’inin negatif etkisini dengelemektedir. 700’de yer alan bir kişi, 200’ün altındaki 70 milyon insanı dengelemektedir. Sırasıyla 600’deki bir kişi, 10 milyon insanı, 500’ün üzerindeki ise 750 bin kişiyi; 400’deki biri 400 bin kişiyi; 300 düzeyindeki biri ise 200’ün altıdaki 90 bin kişiyi dengelemektedir. 700’e denk gelen şu anda 12 insan olduğu düşünülmektedir. 700 düzeyindeki 12 insan ise 1000 bilinç seviyesindeki bir kişiye denk gelmektedir.

Bilinç Düzeylerinin Motivasyon Süreci Üzerindeki Etkileri

Buraya kadar anlatılanları motivasyon ve gelişim açısından değerlendirdiğimizde, bu noktada temel olarak iki sorunun yanıtı üzerinden ilerleyebilmemiz mümkün olacaktır. İlki, kendi bulunduğumuz bilinç düzeyi nedir? İkincisi, bunu nasıl daha yukarılara çıkabiliriz? Öncelikle burada ifade edilen bilinç düzeylerinin ortalamalar üzerinden değerlendirildiğini vurgulamak gerekir. Yani her insan mutlu, huzurlu olduğunda ve hayatı yolunda gittiğinde daha pozitif bir gösterge sergilese de pozitif ve negatif zamanlarınızın bir ortalamasını dikkate almak gereklidir. Genel olarak ortalama hangi bilinç düzeyine denk düştüğümüzü anlamak için, o düzeye ait duyguları hissetmek için ne kadar zorlandığımızı fark etmek gerekmektedir. Bunu kolayca ve kendiliğinden başarabiliyorsak, o bilinç düzeyine daha fazla ait olduğumuz söylenebilir.

Bilinç düzeylerinin değişimiyle ilgili önemli bir olgu da bilinç düzeyleri arasındaki büyük pozitif sıçramaların mümkün olabilmesidir. Hızlı pozitif değişimler, ancak ölüme yakın deneyimler ve sıra dışı tecrübelerle mümkün olmaktadır. Bunun dışında kalan her gelişim kendi üzerimizde çalışmakla gerçekleşmektedir. Alt düzey bilinç seviyelerinden kurtulmanın temel yollarından birincisi özfarkındalık geliştirmektedir. Kendinin ve hayattaki yerinin farkında olmak, kendini tanımak ve geliştirmek gibi çalışmaları içeren bu süreç uzun ve meşakkatli bir yolculuktur. İkinci yol ise cesaret göstermektir. Burada insan üstü bir olgudan değil, daha çok kişinin kendisiyle yüzleşmeye, değişmeye, gelişmeye var olmaya, kendini ifade etmeye cesaret göstermesinden bahsedilmektedir. Bu anlamda en temel gelişim hedefi, alt düzeyin temsil ettiği davranış ve duygu biçimlerinden zamanla uzaklaşmak ve yaşam boyu yaptıklarımızın tam tersini deneyimlemeye açık olmakla gerçekleşecektir.

Bilinç düzeyini alt ve üst düzey olarak ortadan ikiye bölmemiz gerekse, alt düzeyi tanımlayan yegane ifadenin korku, üst düzeyi tanımlayan en iyi ifadenin ise sevgi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu iki şemsiye kavram temsil ettikleri dünya görüşü ve yaşam biçimi olarak insanları iki farklı canlı türüne ayıracak kadar güçlü bir yapıyı ifade etmektedir. Korkudan sevgiye geçiş az önce de belirtildiği gibi kritik eşik olan cesaret seviyesini aşmakla mümkün olmaktadır.

Alt düzey bilinç seviyesinde korkuyla motive olan, korkuyla düşünen ve korkuyla yaşayan bir insan temsili mevcuttur. En alt seviyelerdeki örnekleri dünyaya ve insanlığa katkı vermedikleri gibi daha çok zarar veren davranışlar sergileyerek bir ömür geçirirler. Sevginin temsil ettiği üst düzey bilinç seviyesindeki insanlar dünyaya ve insanlığa büyük katkılar sağlarken “dünya vatandaşı” diyebileceğimiz evrensel değerlere sahiptirler. Yukarı seviyelere çıkıldıkça din, dil, ırk farkı gözetmeksizin, insanoğlunun gelişimi için (imkanları ölçüsünde) çalıştıklarını görebilmek her daim mümkündür. Dünya, gelişimini, her anlamda bu üst düzey bilinç grubundaki insanların varlığına borçludur.

Tayfun Topaloğlu

Kaynakça

David Hawkins (2000) Power vs Force: An Anatomy of Consciousness, Hay House Australia Pty Ltd, 4 Edt. Australia.

Mihaly Csikszentmihalyi (2005) Akış (Çev. Semra Kunt Akbaş) HYB Yayıncılık, Ankara.

Tayfun Topaloğlu, (2018) Motivasyon Dâhisi, Cinius Yaynları, İstanbul https://www.tayfuntopaloglu.com/online-kayit-formu/ https://www.tayfuntopaloglu.com/online-kayit-formu/

Güncel Eğitim Programı (2024)

Tayfun Topaloğlu Sözleri