Sen de Bir Başkasının Düş’üsün
Yaşamımız boyunca amaçlarımıza o kadar odaklanırız ki, zamanla başka şeyleri göremez hale geliriz. Kendimizin ve sahip olduklarımızın ne kadar değerli şeyler olduğunu unutuveririz. Kimi zaman da amaçlarımızdan uzaklaşır ve büyük hayal kırıklıkları yaşarız. Sanki dibe vurmuşuzdur ve her şey sona ermiş gibi gelir. Böyle zamanlarda birisi çıkıp da bize kim olduğumuzu ve aslında ne kadar değerli şeylere sahip olduğumuzu hatırlattığında bir uyanış yaşarız. İşte o zaman, önce kendimize değer vermeyi ve değer verdiklerimize sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu fark ederiz.Şüphesiz ki herkesin istediği bir şeye mutlaka sahibizdir. Başkalarının kıskandığı bir yaşamımız vardır belki de. Bu, ister kişiliğimizin bir özelliği olsun, isterse bize ait başka bir şey, başkalarından bizi farklı kılar. Bazen tatlı bir dil olur, bazense cesur bir yürek, sahip olduğumuz derin bir dostluktur kimi zaman da. Bizi biz yapan özelliklerdir her birisi. Her şekilde birilerinin özendiği ve kıskanabileceği şeyler haline gelir. Sahip olduğumuz düş’ler bile bir başkasının arzuladığı şeyler olabilir. Aslında hayran olunan düş’ler değildir, bu düş’leri kurabilen kişiliğin ta kendisidir.
Bazen bir gülün peşinden koşarken ayağımızın altında ezilen kır çiçeklerinin farkına varmayız. Yine de yaşam bize her zaman bir şans daha verir ve olduğumuz yerin ne kadar değerli olduğunu görme şansını yakalayabilir, bunların da bir başkasının düş’lediği şeyler olabileceğini fark edebiliriz.
Okyanusu keşfetmek için kıyıdan uzaklara açılmak gereklidir. Ancak bazen de Proust’un deyişiyle, gerçek bir keşif için yeni yerlerin dışında yeni gözler de gereklidir. Özellikle de kendimize dair, kendimize ve sahip olduğumuz eşsiz değerlere dair.
Tayfun Topaloğlu