Yazmak iyi geldi..
Aileler genelde şikayet ediyor; çocuklarım okumuyor diye. Hiçbirinden şunu duymazsınız: Çocuğum hiç yazmıyor, bugün pek yazmadı… İlginç değil mi? Aslında okumak için yazmak gerekir. Yazmak için de düşünmek. Öyle böyle değil, kafa patlatan cinsten. Daha iyi ve daha çok yazmak için araştırma yapmanız gereklidir; yani yine okumak zorundasınız. Ama bu sefer isteyerek okursunuz. Dolayısıyla okumanın iç motivasyonu sağlanmış olur.
İlginç değil; çünkü sistem yazmak üzerine kurulmamış. Belki de eğitim sistemindeki devrim buradan başlamalı. Devrim diyorum, çünkü bunun düşüncesi bile büyük bir olay… Bununla ilgili bir ütopyam var. Her insan bir kitaptır düşüncesinden yola çıkarak, bence her insan ölmeden önce kendi yaşam hikayesini kaleme almalı; bir nevi bitirme tezi… Böylece yaşamı boyunca tüm öğrendiklerini gelecek nesillere aktarmış olurdu. Alın size Bilgi Çağı’na doğrudan uçuş bileti.. Ütopya işte!
Yazmak, yazmanın kendisine de iyi gelen bir şeydir. Yazdıkça yazmak istersiniz. Daha iyi yazmak, daha çok yazmak… İlk başlarda zihinsel olarak netleştiğinizi, duygusal olarak rahatladığınızı hissedersiniz. Sonrasında ise zamanla kafanızın daha iyi çalıştığını, hafızanızın güçlendiğini fark edersiniz. Dahası, yazmak aynı zamanda dünya üzerindeki en güçlü terapilerden birisidir. Örneğin Goethe, gençliğinde yaşadığı büyük aşk acısından bu sayede kurtulmuştur. Daha sonra bu yaşadıklarını kitaplaştırarak Genç Werther’in Acıları kitabıyla üne kavuşmuştur. Yani yazmak ona iyi gelmiştir.
Araştırmalar yazma alışkanlığı olan insanların hayatta daha iyi yerlere geldiğini ortaya koyuyor. Daha spesifik bir araştırmaya göre ise, düzenli günlük tutan öğrencilerin üzüntü ve olumsuz duygularla diğerlerine nazaran daha iyi baş ettiğini gösteriyor… Bunun birkaç nedeni var. Yaşanan duyguların ifade edilmesi sağlıklı bir şeydir. Çünkü duygular ifade edilmek ister. Yazı yazmak, bunun harika bir aracıdır. Ayrıca yazmak, düşünme kalitesini artıran, daha sistematik düşünmeyi sağlayan iyi bir yardımcıdır. Daha iyi düşündükçe, daha iyi şeyler yaparsınız. Hangi mesleği yaparsanız yapın, yazmak o mesleği daha iyi yapmanızı sağlayacak güçlü bir etkendir.
Yazmak, daha iyi bir insan olmanın da en emin yollarından birisidir. Abartmıyorum, yazı yazan birisi topluma sorun olamaz. Sokrates’in at sineği misali, gelişmesi için toplumu rahatsız eder, onu iyileştirir, ama bela olmaz. Çünkü yazmak, tüm olumsuz enerjiyi olumlu bir şeye dönüştüren etkin bir işleve sahiptir. Olumsuz düşünce ve duygularınızı yazıyla atarsınız. Bir şeye mi sinirlendiniz, bir şeye mi üzüldünüz, hemen yazmaya başlayın ve içinizdekileri boşaltana kadar durmayın. Gece uykunuz mu kaçtı, işleriniz kötüye mi gidiyor. Hemen bunun için ne yapabilirim başlıklı bir yazı kaleme alın. 30 dakika sonra mışıl mışıl uyursunuz. (Ama sabah kalkar kalkmaz yazdıklarınız doğrultusunda eyleme geçeceğinize dair söz vermeniz kaydıyla!)
Düşleriniz mi var, hemen kağıda yazın, resmedin, karalayın… Evrene mesaj yollamanın en güzel yollarından birisidir düşlerini yazmak. Düşlerinizi hedeflere dönüştürün. Hedeflerinizi ayrıntılarıyla kağıda dökün, planlar yapın. Tüm bunları kağıt üstünde görün. Sonra da düşlerinizin peşine düşün!
İnsanı, insan yapan, yazmanın kendisidir. Medeniyet tarihi yazıyla başlamıştır. Belki de sizin tarihiniz de yazıyla başlayacaktır, bir yazıyla değişecektir her şey… yazmak size iyi gelecektir..
Tayfun Topaloğlu